İçim bir hoş oluyor
Ağladığını gördüğüm zaman
Gökte ucan kuşlar gibi
Yüreğim çırpınır durur
Burnumun direği sızlar
Yer ayağımın altından çekilir
Huzuruma, hüzün ağaçları dikilir.
Ağıt sesini duyduğum an
Seni mahzun gördüğüm zaman.
Garip bir halin var
Zaten nazlı birisin
Bir de o halde görünce
Gönlüm delik, deşik
Yaralı bir hal alır
Gök gürler, şimşekler çakar,
Yağmur bulutları üstümde ucar
Gözlerim dolar
Fırtınaya hazır hale gelir
Damlalar bir, bir ardına
Kimi yüzüme kimi içeme
Yol bulur.
Akar durur.
Ağlama oğlum
Ağlatma beni
Senin ağladığın görmeyeyim
Acılarını bilmeyeyim
Çileli geçti küçüklüğün.
Dahasını görmeyeyim
Dayanamaz kalbim
Senin bir hüznüne
Ben bin ağlarım
Zaten mahzun birisin
Çocuk yaştasın ama
Büyükler gibisin
Çok ileri düşünür
Olgun görünür
Hayatın acılarının,
Şimdiden duyarsın
Sen ne güzelsin
Hem de özelsin
Ağlama oğlum
Bu hallerini görünce
Küçüklüğün gelir önüme
Yedi aylıktın dünyaya geldiğinde
Hiç ağlayamadın ilk bebekliğinde
Günlerce güvezde yattın
İlk günlerinde acıyı tattın.
Sen bizim için murattın
İki aylıkken öksürmelerin başladı
Gittin geldin hastane köşelerine
Alışmaya başladın ilaç şişelerine
Sempatin yoktu oksijen tüplerine
Acılardan büyüyemedin
Çektiklerini söyleyemedin.
Çok şükür şimdi iyisin
Artık çocukluğunu yaşa
Bahanelerinde olsa da
Sakın ağlama
Yüreğimizi dağlama
Hüzün direğine
Bizi bağlama.
Eryaman'da oturduğumuz yıllarda balkondan bakarken Talha'nın bir gün ağladığını gördüm. Öylesi ağlıyordu ki içim parçalandı. Belki de önemli bir sebebi yoktu. O gün bu şiiri onun için yazmıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder